Altın, tarihi boyunca birçok kültürde önemli bir yer tutmuştur. Osmanlı hükümdarlarından Kanuni Sultan Süleyman, yemeklerinde altın kullanmış ve Viyana seferi sırasında yediği tavuğun üzerine altın tozu serpmiştir. Restoranlar, menülerinde balık, burger, kahve ve tatlı gibi birçok yemeği 24 karat altın serperek sunmaktadırlar. Özellikle özel günlerde, altın tozları ile kaplanmış meyveler tercih edilmektedir.
Altın, yalnızca yemeklerde değil, diş hekimliğinde de kullanılır. Dişeti hastalıklarına karşı iyi toleransa sahip olduğu için, diş dolgusu olarak kullanılmaktadır. Geleneksel Çin kanal tedavisinde de altının toksinleri temizlediğine inanılmaktadır. Ayrıca, eklem iltihabının tedavisinde altın karışımı kullanılmaktadır. Altın içeren ilaçlar, romatizmal eklem iltihabı, HIV ve kanser tedavisi için kullanılabilmektedir.
Altın, kültürel sembolizmde de önemli bir yere sahiptir. Mısır, Hindistan ve Çin gibi birçok eski kültürde, altın tozu ilaç yapımında kullanılmıştır. Çinli Batı Hanedanı Huan Kuan, ölümsüzlerin altın ve inci yuttuğuna inanır ve bu sayede cennette ve dünyada ebedi hayattan zevk aldıklarına inanır.
Uzmanlar, hem geçmişte hem de günümüzde altının tüketilmesinin faydalı olduğunu belirtmektedirler. Ancak, altın fiyatının yüksek olması nedeniyle, şimdilik sadece zenginlerin sofrasına girebilmektedir. Türkiye'nin yerli ve milli 6 bin 500 tonluk altın rezervi bulunmaktadır ve bu altınların sürdürülebilir şekilde çıkarılması, dar gelirli insanların da sofrasına altının girmesini sağlayabilir.
Altın, tarihi boyunca insanların hayatında önemli bir yere sahip olmuştur. Yemeklerden sağlık alanına, sembolizmden ilaç yapımına kadar birçok alanda kullanılan altın, zengin bir tarihe sahip olmakla birlikte günümüzde de önemini korumaktadır. Altın tozları ile süslenmiş yemekler ve altın kaplama meyveler, lüks ve ihtişamı sembolize ederken, diş dolgusu olarak kullanımı ise dayanıklılık ve kaliteyi ifade eder.